-
1 bir de ne göreyim
и вдруг что же я ви́жу -
2 bir
оди́н* * *1) оди́нbirimiz — оди́н из нас
2) одина́ковыйbenim için hepsi bir — мне всё равно́
3) еди́ныйbir bütün — еди́ное це́лое
4) како́й-нибудьbir kitap ver — дай каку́ю-нибудь кни́гу
5) како́й-тоsizi bir adam aradı — вас спра́шивал како́й-то челове́к
6) тако́й...bir yağmur tuttu ki — припусти́л тако́й дождь...
7) так (сильно и т. п.)bir düştüm ki... — я так упа́л, что...
bir tuhaf bakıyor — он так стра́нно смо́трит
8) то́лько, лишьbunu bir o bilir — э́то лишь то́лько он зна́ет
bir tat beğenirsin — ты то́лько попро́буй - понра́вится
9) разhaftada bir — раз в неде́лю
bu bir — э́то раз; э́то во-пе́рвых
10) -ка, ну́-каo yılları bir hatırlayın — вспо́мните-ка те го́ды
••bir çiçekle bahar / yaz olmaz — посл. одна́ ла́сточка весны́ не де́лает
bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var — посл. па́мять о ча́шке ко́фе живе́т со́рок лет; ≈ добро́ не забыва́ется
bir koltuğa iki karpuz sığmaz — посл. ≈ за двумя́ за́йцами пого́нишься, ни одного́ не пойма́ешь
bir koyundan iki post çıkmaz — посл. с одно́й овцы́ де́сять шкур не сни́мешь
- bir âlembir uyuz keçi bir sürüyü boklar — посл. одна́ парши́вая овца́ всё ста́до по́ртит
- bir araba dolusu
- bir arada
- bir aralık
- bir araya gelmek
- bir aşağı bir yukarı
- bir atımlık barutu kalmak
- bir avuç
- bir ayağı çukurda olmak
- bir baltaya sap olmak
- bir başına
- bir baştan bir başa
- bir ben bilirim
- bir de Allah
- bir... bir...
- bir çekirdek geri kalmamak
- bir çırpıda
- bir daha
- bir daha yapmam
- bir dalda durmamak
- bir damla
- bir de
- bir de ne göreyim
- bir dediği iki olmamak
- bir derece
- bir dereceye kadar
- bir deri bir kemik
- bir don bir gömlek
- bir bu eksikti
- bir göz gülmek
- bir gün
- bir içim su
- bir kaşık suda boğmak
- bir kazanda kaynamak
- bir paralık etmek
- bir solukta
- bir şey değil
- bir tahtası eksik
- bir taşla iki kuş vurmak
- bir varmış bir yokmuş
- bir yastıkta kocamak
См. также в других словарях:
bir de — 1) ve olana katarak, fazladan Sen, o, bir de ben. Bir de şunu düşünmeli ki... 2) umulanın veya beklenilenin dışında bir durumu anlatan cümlelerin başına gelir Bir de ne göreyim! Bir de öyle demişim ne çıkar? … Çağatay Osmanlı Sözlük
göreyim seni — 1) senden başarılı sonuçlar bekliyorum Haydi göreyim seni, bu işi yapıver. 2) sen bunu yaparsan karşılığını da görürsün anlamında tehdit yollu bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ha — ünl. 1) İstek uyandırmak için kullanılan bir söz Ha göreyim seni! Ha gayret! 2) (ha:) Şaşma anlatan bir söz Amma güzel ha! Öyle oldu ha! 3) (ha:) Dikkati çekmek, uyarmak için kullanılan bir söz Sakın ha bir daha yapma! Sakın ha ağlamanı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
görmek — i, ür 1) Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm. A. Gündüz 2) Anlamak, kavramak, sezmek Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. R. E. Ünaydın 3) Yanına… … Çağatay Osmanlı Sözlük
istek — is., ği 1) Bir şeye duyulan eğilim, arzu, şevk Yanıma yaklaşan gölge, o eski şarkıyı gerçek bir istekle tekrarlıyordu. Ç. Altan 2) Yerine getirilmesi başkasından istenilen şey, talep Bu adamın istekleri bitmiyor. 3) dbl. İstek ve niyet kavramı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabil — 1. sf., Ar. ḳābil Olabilir, mümkün Ben onu bir göreyim, dedi, kabil mi? P. Safa Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kabil değil 2. sf., esk., Ar. ḳabīl 1) Türlü, gibi, benzer 2) is. Tür, cins Birleşik Sözler bu kabil … Çağatay Osmanlı Sözlük